Ölümümdür

Seni sadece sen anlatabilirsin
suskunluğun anlatabilir
sözlerin ve birde
gülüşüne yansıyan
uzakları getiren gözlerin

suskunluğumu soruyor bütün canlılar
canlılar diyorum çünkü
bilir ki tüm cansızlar
sen konuşmadıkça
suskunluğum
acılar içinde ölümümdür

ölümümdür
bundan korkmuyorum
alışılmaz olan
suskunluğun

bilirsin
sonuna kadar gidilmeli
bir yol, derim
eğer bir yol olduğuna inanılıyorsa
yürünmeliyse bir yol işte
ardıma bakmıyorum
gözlerim kapalı işte
ayaklarım, ellerim ve gözlerimle
ama kanamayan ve susmayan yüreğimle
yakınmadan ve ancak
sadık bir yolcuya yaraşır şekil de

her şeye rağmen
savaşabilen bir çocuğum ben
her an ölebilme ihtimaliyle yaşayan
ne kadar da kendimden eminim
nasıl da gözümü korkutmuyor hiç bir şey
sesim de yaban tarlalarından
devşirdiğim dikenler
nasılda acıyor canım... canım
ve yine de
anasızlığıma, babasızlığıma
vatansızlığıma rağmen
sövercesine ağlayabilen bir çocuğum ben
unutuldu tüm harabeler içim de

susma
suskunluğun her savaş için
bir neden sayılıyor

 

Vedat Nusret Torun